Turkcell ve Görme Engelliler Spor Federasyonu’nun organizasyonunda eski futbolcular ve gazeteciler olarak biz de gözümüz kapalı şekilde futbol oynayarak, görme engellilerle gerçek bir empati kurma olanağı bulduk. Tek kelimeyle engelliler şu hayatta büyük iş başarıyorlarmış.
Her şey Turkcell’in iletişimini yapan İz İletişim’in genç yeteneklerinden Alican Keser’in telefonuyla başladı: “Abi malum 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, biz de böyle bir günde görme engellilerin sorunlarına dikkat çekmek amacıyla gerçekleştireceğimiz bir etkinlikte karma bir maç yapacağız, oynar mısın?” Yaşım 49 ama işin ucunda top olunca hâlâ akan sular duruyor benim için. “Neden olmasın?” diyerek, bu hayırlı teklifi kabul ettim. Alican ekledi: “Yalnız abi maç özel kurallar eşliğinde, gözler bağlı olarak oynanacak”.
Önceki gece evin salonunda küçük bir prova gerçekleştirdim, gözlerimi bereyle kapadım, az-biraz top sürdüm ancak bu işin çok zor olduğunu o an bile hemen anladım. “Neyse, yarın bakalım işin gerçeğini neymiş sahada görelim” deyip, maç saatini beklemeye başladım.
Dün gerçekleştirilen organizasyon için önce günün anlam ve önemine binaen kısa konuşmalar yapıldı. Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’in de katıldığı etkinlikte konuşmacılar meselenin özüne, görme engellilerin sorunlarına, çözüm yollarına ve bu aşamada sporun üstlendiği işleve dikkat çektiler. Etkinliğini düzenleyicisi Turkcell, artık ‘Görme Engelli Futbol Milli Takımı’ ve ‘Sesi Görenler’ Ligi’nin de iletişim ve teknoloji sponsoruydu. Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler kurumun bu konudaki çabalarını aktardı.
MAÇIN FAVORİSİ MAVİ TAKIM’DI!
Daha sonra asıl heyecanlı bölüm başladı. Ülker Arena’nın ortasına halı saha yayılmış ve gösteri maçı için her şey hazırlanmıştı. Karşılaşmada forma giyecek oyuncular soyunma odalarına yönlendi. İki ekip oluşturuldu: Beyaz ve Mavi Takım. Top oynayanlar arasında eski şöhretler, gazeteciler ve en önemlisi görme engelli mili takımından oyuncu arkadaşlar vardı ve bu toplam, karma olarak iki ekibe de dağıtıldı. Bendenizin de yer aldığı Beyaz Takım, ‘kâğıt’ üzerinde biraz güçlü gibiydi: Metin Tekin, Ali Gültiken ve Tümer Metin.. Mavi Takım’ın ‘as’ları ise Bülent Korkmaz ve Mehmet Topal’dı. Mücadelede ter döken yazı-çizi adamı tayfası ise şu isimlerden oluşuyordu: Arif Kızılyalın, Okay Karacan, Fatih Kuşçu, Mehmet Ayan, Ali Eyüboğlu, Ahmet Konanç, Serdar Ali Çeliker, Emek Ege, Cüneyt Yalçınkılıç ve de dediğim gibi bendeniz…
KİLİT SÖZCÜK: VOY...
Bu gösteri maçının öncesinde bize önce kurallar hatırlatıldı. Bir kere nerede olduğunu herkese; ama öncelikle de rakibe ve en yakınındaki arkadaşına bildirmek için kullanılan tek bir sözcük var: ‘Voy’! Malum, top da çıngıraklı, meşin yuvarlağın varlığını çıngırağın sesinden anlıyorsun ve hamle yaptığın anda da etrafındakilerin ‘voy’ demesi gerekiyor. Eğer bağırmıyorsan, önüne çıkan ister rakip olsun, isterse de takım arkadaşın, çarpabilirsin. Bunun sonucunda da hasarın büyük olma ihtimali var.
EN ÖNEMLİ ŞEY SES
Maç başladığı anda bütün bu teorik bilgilerin bir işe yaramadığını, en önemli şeyin sese ilişkin özel bir dikkat olduğunu, her şeyin pür dikkat kendini ortam sesine ve diğer seslere vermekten geçtiğini fark ettik. Fakat asıl fark ettiğimiz şey ‘görme engelli dostlarımız’ın hissiyatlarına, psikolojilerine ve yaşadıklarına bu denli yakından ilk kez tanıklık etmek; birebir anlamaktı. Maçın gerçekten böyle bir işlevi oldu. Bu deney bize gerçek anlamda empati kurmanın nasıl bir şey olduğunu gösterdi. Top sahasında asıl mahareti ‘görme engelli arkadaşlar’ın gösterdiğine tanıklık edemedik, çünkü gözlerimiz bağlıydı ama tüm duyularımızla anladık. Hakikaten de çok büyük bir işi başarıyorlardı, başarıyorlarmış…
İki devreli yaklaşık 20 dakika süren maçta hem bizler böyle unutulmaz bir deneyimin parçası olduk, hem de ‘görme engelli’ arkadaşlarımız, fark ettiğim kadarıyla, bu organizasyondan inanılmaz keyif aldılar. Sevinçleri, psikolojileri yüzlerinden okununabiliyordu. Mücadeleyi bizim takım Ali Gültiken ve Serdar Ali Çeliker’in (penaltı) golleriyle 2-1 kazandı. ‘Mavi Takım’ın tek sayısı Görme Engelli Milli Takım oyuncusu olan Ali Çavdar’dan gelirken Bülent Korkmaz bir penaltı atışından yararlanamadı. Bizi böyle bir organizasyonda buluşturan Turkcell’in de ‘Sesi Görenler ligi’ sponsorluğuyla gerçekten de büyük bir işe imza attığının da altını çizmek gerek…
(Hürriyet)