Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Şekip Mosturoğlu’nun, Kulübümüzün Yüksek Divan Kurulu Kasım ayı Olağan Toplantısı’nda yaptığı konuşma aşağıdaki gibidir:
“Geçtiğimiz YDK toplantısında, sizlerle yapmış olduğumuz özel toplantılardan değerlediğimiz hususları, yazılı bir rapor haline getirdiğimizi ifade etmiştik. Malumunuz olduğu üzere; Tüzüğümüzün, YDK’nın görev ve yetkileri başlıklı 44.ncü maddesinin (2) nolu bendinin (a) paragrafında; (YDK’nın maddede sayılan görev ve yetkileri arasında) Kulübün gelişimi ve geleceğini ilgilendiren idari, mali, hukuki, sportif ve sosyal konularda mevzuat çerçevesinde Yönetim Kuruluna tavsiyelerde bulunmak olduğu yazılıdır. Tüzüğümüzün bu düzenlemesi tahtında, bizlere, siz YDK üyelerimiz ve Kulüp Üyelerimiz tarafından iletilen, bizlerin de konu başlıkları altında topladığımız, YDK ile ilgili konularla, idari ve sosyal konuları ihtiva eden 17 sayfadan ibaret Raporumuzu, eylül ayı içerisinde, Genel Sekreterimiz Burak Çağlan Kızılhan, Hukuktan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyelerimiz Fethi Pekin ve Ali Alper Alpoğlu’nun bulunduğu toplantıda Başkanımız Ali Koç’a iletilmek üzere sunduk. Onların yoğun gündemleri sebebiyle Rapor içeriği konularında çok detaylı bir görüşeme gerçekleştiremedik. Ancak kendileri, bize, kapsamlı raporumuz üzerinde çalışarak geri dönüş yapacaklarını ifade ettiler. Önümüzdeki toplantıya kadar bu geri dönüşün sağlanacağını düşünüyorum. Sağlanacak geri dönüş sonrasında biz de sizleri bilgilendireceğiz.
Bu noktada sizlere raporumuz içeriği ile ilgili kısa bilgiler sunayım. Özellikle YDK üyelerimizin bize ulaşan yoğun talepleri doğrultusunda YDK üyelerimizin kullanımına tahsis edilecek bir lokal için Yönetim Kurulumuza farklı önerilerimiz oldu. Onların bu husustaki değerli düşünceleri bizler için belirleyici olacaktır. Yine gerek YDK Üyelerimizin gerekse Üyelerimizin Kulübümüzle iletişim yoğunluğunun arttırması, yeni iletişim kanallarının açılması hususunda bizlere gelen görüşler doğrultusunda farklı önerilerde bulunduk. YDK Toplantı Formatı ve Gündem Konuları da Raporumuzda yer aldı. Son olarak, YDK Üyelerimize mahsus bir üyelik rozeti konusundaki düşüncelerimizi de kendilerine ifade ettik. Rozetin tasarımı, üretimi, maliyeti, sponsorluk gibi konularda çalışmalarımız var. Yönetim Kurulumuzun onayı ile YDK üyelerimize mahsus üyelik rozetleri konusunda hızla harekete geçeceğiz.
Geçtiğimiz toplantıda sizlere Sağlık Komitemizin kurulduğunu ve çalışmalarına başladığını ifade etmiştik. 12 Ekim Cumartesi günü Sağlık Komitemiz, Fenerbahçe Sağlık Çalışanları Derneği ile birlikte Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi 1907 Tribünü’nde bir seminer tertiplemiştir. İkinci seminer toplantısı, 16 Kasım Cumartesi günü “diyabet” konusu ile alakalı olarak divan salonunda yapılacaktır. Toplantıya katılmanız halinde hem seminer konusunda hem de Sağlık Komisyonumuzun sizler için yürütmekte olduğu çalışmalar ile ilgili bilgi sahibi olabilirsiniz. Sağlık Komisyonumuz, YDK üyelerimiz için önemli sağlık hizmetleri sağlamaktadır. Sağlık Komisyonumuzun çalışmaları hakkında Komisyon Başkanımız Diş Hekimi Nezihi Adnan Çoşkun ile görüşerek bilgi alabilirsiniz. Bu vesile ile Sağlık Komisyonu Başkanı Dt. Nezihi Adnan Çoşkun ve Fenerbahçe Sağlık Çalışanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Beyzadeoğlu’na şükranlarımı sunuyorum. Hukuk Komisyonumuz da kuruluşunu tamamlayarak Başkan Vekilimiz Av. Hakkı Kurtuluş Başkanlığında çalışmalarına başlamıştır. Bizden önceki dönemde üzerinde çalışılan YDK İş Yönetmeliği Taslağı genişletilerek revize edilmiştir. Önümüzdeki hafta içinde Yönetim Kuruluna sunulacaktır.
Bugün sizlere teknoloji komisyonumuzun da kuruluşunu tamamladığını ve YDK Üyemiz Kaan Hurşitoğlu başkanlığında çalışmalara başladığını duyurmak istiyorum. Sosyal Komisyon konusunda farklı düşüncelerimiz olduğunu sizlere ifade etmiştim. Bu konuyu farklı bir şekilde ele alıyoruz. Özellikle 7504 sayılı Kanun sonrasında Dernek olan statümüz Spor Kulübüne dönüşmüştür. Bu dönüşüm neticesinde aktivitelerimizin yoğunluğunun spor faaliyetleri ile alakalı olması artık yasal bir zorunluluktur. Tüzük amaçlarımıza uygun, kulübümüzün faaliyette bulunduğu spor branşlarının hedeflendiği, sponsorlu sosyal aktiviteler öncelikli tercihimiz olacaktır. Bunun yanı sıra Türkiye’de ilk olacak, kuruluş değerlerimizi yansıtan, geleneksel kulüpçülük yaklaşımımıza uygun ve büyük toplulukların katılımının hedeflendiği farklı sosyal etkinlikler konusunda da düşüncelerimiz var. Bunları da Yönetim Kurulumuza sunduğumuz Raporumuzla arz ettik.
Son olarak bildirmek isterim ki YDK olarak üç aylık faaliyet raporumuzu da 18.09.2024 tarihinde Yönetim Kurulumuza sunduk.
Değerli Üyelerimiz, çarşamba ve cuma günleri, Stadyumumuzda bulunan, Yüksek Divan Kurulu Çalışma Ofisimizde siz değerli YDK Üyelerimiz ile bir araya gelmeye devam ediyoruz. Üyelerimiz yoğun bir şekilde bizleri ziyaret ediyor. Gerek YDK üyelerimizi gerekse Kulüp Üyelerimizi dinleyerek görüş, düşünce ve önerilerini not edip, Yönetim Kurulumuz başta olmak üzere ilgili birimlere sunmaya ve takibini yapmaya devam ediyoruz. Tüm üyelerimiz, YDK sekretaryası ile önceden saat belirleyerek, arzu ettikleri konuları bizlerle karşılıklı konuşabilirler. Sizleri YDK çalışma ofisimize bekliyoruz.
Değerli Hazirun, sizlere kısaca iki toplantı arasında gelişen gündem konularına ilişkin görüşlerimi açıklamak istiyorum. Malumunuz olduğu üzere, YDK toplantılarımız 3 ayda bir yapılmakta olduğundan bazen güncel gündemi ve güncel konularda fikirlerimizi camiamıza açıklama fırsatımız olmuyor. Temmuz ayı toplantımızda yapmış olduğum konuşmamda da ifade ettiğim üzere içinde bulunduğumuz futbol sezonunda saha içinde mücadele ettiğimiz ölçüde saha dışında da mücadele etmemiz gerekiyor. Dünya çapında bir teknik direktörümüz ve alternatifi yüksek bir futbol takımımız var. Onlar saha içinde mücadelelerini alın terleri ile yapıyorlar. Lig uzun bir maraton. Teknik Direktörümüzün bir felsefesi ve tüm sezonu kapsayan bir stratejisi var. Efsanelerimizden Aykut Kocaman, bu konuyla ilgili müthiş bir değerlendirme yapmış. Şöyle diyor Aykut Kocaman; “Fenerbahçeli olduklarını düşünenlerin bunun bir süreç olduğunu, çok yetkin bir antrenöre sahip olduklarını, bu yetkin antrenörün de özellikle ana hedefe giderken adımlama metoduyla gittiğinin unutulmaması gerekiyor. Hatalar yapacak tabii ki ama o hataları düzelte düzelte gidecektir. Bu insanlar bu seviyelere boşuna gelmiyorlar. Hiçbirimizin olmadığı gibi hatasız değiller. Teknik direktörlük kariyerinde bir sürü evrelerden geçerek bugüne geldi. Dolayısıyla ülkeyi, ülke futbolunu tanırken, dinamiklerini anlamaya çalışırken bir sürü hata yapacak ama esas yeteneği bu hataları kısa zamanda düzeltmesiyle orantılı." Aykut Kocaman’ın, Mourinho ile ilgili bu görüşlerine aynen katıldığımı ifade etmek isterim. Lütfen Mourinho konusunda sabırlı olalım. Sabrımızın karşılığını kısa bir süre içerisinde alacağımıza yürekten inanıyorum.
Tabidir ki bunca profesyonel çalışmaya rağmen futbol üç sonuçlu bir oyun. Top üç direğin arasından geçmeyince kazanamıyorsunuz. Zaman zaman istenmeyen sonuçlar da karşınıza çıkabiliyor. Bu noktada önemli olan ortaya çıkan olumsuz sonuçlar karşısında nasıl reaksiyon verdiğinizdir. Tarihimize bakarsak birlik ve beraberlik içinde verdiğimiz reaksiyonların daima Kulübümüzü olumlu yönde etkilediği görülecektir.
Fenerbahçe camiasının tartışmasız bir şekilde bildiğine inandığım gerçek şudur; Fenerbahçe şampiyon olabilmek için rakiplerinden farklı olarak kusursuz olmalıdır. Çünkü rakiplerimizin kusurları saha dışı faktörlerle bir şekilde kapatılır. Onlar arkalarından iteklenirken bizim karşımızda yenmemiz gereken hakem, federasyon, medya, pek çok dış etken vardır. Bu yüzden de biz kusursuz olmalıyız.
Bugün, Türk futbolunun her noktasını saran ve adil oyunu bozan unsurlar azalmaya ve bu düzenin dışında kalmaya başlamış olsa da futbol dünyamızda arzulanan güven ortamı ve adil oyun düzeni henüz tesis edilememiştir. Adil olmayan mevcut düzenin hangi kulübe avantaj sağladığı da bellidir. Sizlerden ricam, bu hususları da göz önünde bulundurarak ligin bu kadar erken bir döneminde, kaybedilen puanların ardından takımımıza, teknik direktörümüze, futbolcularımıza olan inancınızı kaybetmemenizdir. Tepkisiz olmamak, kaybedilene üzülmek, kaybedilen karşısında üzüntüyü dile getirmek, eleştirmek saygı duyulması gereken ve bizlerin de saygı duyduğu hususlardır. Ancak lütfen kaybedilen ilk puanların ardından adil olmayan mevcut futbol düzenini değiştirmeye yönelik mücadelemizi ve kararlılığımızı bırakmayalım. Bu mücadeleye zarar verebilecek, mevcut düzenden beslenenlere avantaj sağlayacak yönde birlik ve beraberliğimizi bozacak eylem ve söylemlerden kaçınalım. Mevcut adil olmayan futbol düzeninden beslenenlerin istediği tam da budur. Bugün için kaybedilmiş hiçbir şey yoktur. Fenerbahçe taraftarı ile camiası ile birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğinde güçlüdür. Birlik ve beraberlik ile oluşturacağımız güçle yıkamayacağımız engel, yenemeyeceğimiz bir güç yoktur.
Hakem hatası dünyanın her ülkesinde var olan inkâr edilemez bir gerçektir. Hakem insandır ve hata yapacaktır. Ancak bu hatalar hep belli kulüplerin aleyhine tesadüf ediyorsa bunun makul bir izahı olamaz. Futbol iklimimiz onlarca yıl içinde kirlenmiş, adil oyun düzeni bozulmuştur. Üzülerek ifade etmek isterim ki ülkemizde; kanıksanmış, hata boyutunu aşan, adil olmayan hakem kararları ile lig şampiyonları, küme düşen takımlar belirlenmektedir. VAR teknolojisinin kullanıldığı bir düzende, haftalık toplam hata sayısının bir elin parmaklarını geçmeyeceği tartışmasız iken bizim sadece bir maçımızda bu kadar sayıda hata yapılması normal değildir.
Çeşitli açılardan defalarca izlenen kamera görüntüleriyle “video hakem nasıl olsa işi çözer” mantığı ile artık fahiş hata yapılmayacağına, oyunun daha adil olacağına dair Federasyon tarafından yaratılan büyük beklentiler ve bu beklentilerin bir türlü karşılanamaması, yapılan fahiş hataların sürekli aleyhimize olması sebebiyle artık hatalı VAR kararlarına karşı toleransımız kalmamıştır. Bugün için, ülkemizde, VAR uygulamasıyla, fahiş hakem hataları ortadan kaldırılamamış, tam aksine sahadaki hakem hataları VAR’ın fahiş hataları ile birleşerek inanılmaz bir boyuta gelmiştir. Her ne kadar TFF aksi düşüncede olsa da futbolumuzda bugün eksik olan güven unsuru ancak yabancı VAR uygulaması ile sağlanabilecektir.
VAR da yapılan fahiş hatalarından istifade edenlerin ortada hiçbir şey yokmuş gibi hayatlarına devam etmesi, yorumcu görünümlü, güdümlü fanatiklerin pişkinlikle yaşanan rezaletleri normalleştirme çabası karşısında; bizlerin bunu kabul etmemizi beklemek aklımızla alay etmek demektir. Ne aklımızla alay ettiririz ne de hakkımızı yediririz.
Adil futbol düzeninde, futbolu yönetenlere güven önemlidir. Adil futbol düzeni ancak futbolu yönetenlere duyulan güvenin yeniden tesis edilmesi ile sağlanabilir. Ülkemizde futbol yönetimlerine duyulan güven yıllar içinde yitirilmiştir. Güvenin kaybedilmesi ile birlikte adil oyuna duyulan inanç da yitirilmiştir. Kurumlar görevlerini; hakkaniyete ve yasal düzenlemelere uygun şekilde eksiksiz olarak yerine getirmelidir. Futbolda güven ortamı ve adil oyun ancak bu şekilde sağlanabilir. Kurumların görevlerini eksiksiz olarak yerine getirmesi, futbolu yöneteneler için bir lütuf değil, yasal bir mecburiyettir. Bugün futbolu yöneteler de yasal mecburiyetlerini yerine getirmek zorunda olduklarının bilincinde olmalı ve eylemleri ile söylemleri ile bu şekilde hareket etmelidir. Bu açıdan bakıldığında bizim de bugün futbolu yönetenlerden beklediğimiz bir lütuf değil, yasal görevlerini yerine getirmeleri, güven ortamını yeniden tesis ederek adil oyun koşullarını sağlamaları olmalıdır. Görevini layıkıyla yapanları bizler ancak takdir edebiliriz. Futbol iklimimizde eksik olan güven ve adil oyun, ancak söz konusu kurumların yapacakları somut icraatları ile yeniden tesis edilebilecektir. Sabırsızlıkla futbol iklimimizde güvenin yeniden tesis edilmesini, adil oyunun tüm gereklerinin yerine getirilmesini bekliyoruz. Bu yüzden bugün futbolu yönetenlerin yasal görevlerini yapmalarını, adil oyunun koşullarını sağlamalarını onlardan beklemek bizim en doğal hakkımızdır.
Kafasının arkasında bin tilki dolaşanlar, liyakatle değil, kayırma ile bu sistemde var olanlar, sistemin dışına çıkarılmadan futboldaki adil olmayan düzen yıkılamaz. Adil oyunun koşulları sağlanamaz. Bunun için kimsenin gözünün yaşına bakılmaksızın gereği derhal yapılmalı, yapılanlar da kamuoyu ile paylaşılarak adil oyuna olan güven ve inanç yeniden tesis edilmelidir.
Hiçbir kulübün sportif kaderi, sahada, gördüğüne düdük çalamayan, bir takım lehine verdi kararlar ile oyunun sonucuna tesir eden, maçı hak edenden alıp hak etmeyene veren, oyun içerisinde verdiği kararlar uluslararası oyun kurallarına taban tabana zıt liyakat sahibi olmayan hakemlerin performansına bırakılamaz. Sahadaki hakemlere yardımcı olması düşünülen ve kullanılan teknoloji ile hata yapmaları imkânsız olan VAR hakemlerinden adil oyuna hizmet etmeyenlerin futbol iklimimizde yeri asla olamaz.
Mesleki dayanışma düşüncesiyle ya da başka saiklerle, performansı ile hakem olamayacak isimlere kol kanat gererek, onların yükselmelerini, saha içi yanlışlarını verdikleri puanlar ile düzelterek o hakemlerin sistem içerisinde kalmasını sağlayan gözlemcilerin de gördüğünü ve duyduğunu yazamayan ya da görmediğini ve duymadığını yazan temsilcilerin de futbol iklimimizde yeri olamaz. Hata yapmayı alışkanlık haline getiren hakemlerin, gözlemcilerin, temsilcilerin önceki hataları yok sayılmak suretiyle sonraki maçlara atamalarındaki ısrar her kime aitse o görevliler de bir bedel ödemelidir.
Bugüne kadar söz konusu görevliler arasında bir bedel ödeyen olmamıştır. Temennimiz bunların bedel ödediklerini görebilmektir. Tabidir ki söylediklerimiz, bu sistemin bütün unsurlarına değil, sistemi kirleten ve adil futbol düzenini bozanlaradır.
Federasyon Başkanı ve/veya Yönetim Kurulunun, birlikte yol yürüdükleri hakemlere, temsilcilere, gözlemcilere olan şahsi kefaletleri ve inançları, onların futbol iklimimizde yer alması için bizim kabul edebileceğimiz bir garanti ölçütü asla olamaz. Tasarrufları ile basit insani hata boyutun aşanlar, kafasının arkasında tilki dolaşanlar, liyakati olmayanlar, garantörü kim olursa olsun futbol dünyamızda yer almamalıdır. Hakemlerimiz için garanti ölçütümüz, uluslararası oyun kuralları kitabında yazılı olan kuralların onlar tarafından sahada eksiksiz olarak uygulandığını görmek olmalıdır. Yazılı oyun kuralını uygulamayanların, uyguladıkları kurallar, onların kendi keyfi tasarrufundan başka bir şey değildir ve adil futbol düzeni bu şekilde sağlanamaz. Futbol dünyamızda keyfilik asla kabul edilemez. Şeffaflık, hesap verebilir olma, ödül ve ceza futbolun yönetiminde olmazsa olmazımızdır.
Bu yüzden gelinen noktada bizim peşinen güvendiğimiz yegâne unsur, geçmişte olduğu gibi, sahada mücadele eden futbolcularımız ve onların arkasında sarsılmaz bir duvar gibi duran taraftarımız olmalıdır.
Bu düzen böyle gelmiştir ama böyle gitmeyecektir. Mutlaka düzelecek, değişecektir. Futbol iklimimizde arzulanan güven ve adil oyun ortamı ülkemizde de mutlaka sağlanacaktır. Başkanımız, yönetimimiz, bizler bunun için mücadele ediyoruz. Kurgulanmış, adil olmayan, mevcut futbol düzenini ancak camiamız yıkabilir ve emin olun ki eninde sonunda mutlaka adil olmayan bu kirli futbol düzeni yıkılacaktır.
Yarın Trabzonspor karşısına çıkacak futbol takımımızın tüm mensuplarının geçtiğimiz yıl bize yaşattıkları gururu, onuru bir kere daha bizlere yaşatacağına inancımız tamdır. Yarın elde edilecek galibiyet, sonunda kupayı kaldırdığımız güzel günlerin başlangıcı olacaktır. Tüm takımlarımıza, sporcularımıza üstün muvaffakiyetler diliyor, başlamakta olan Fenerbahçe çağında tüm kupaların sporcularımızın kollarında kalkacağı bir sezon olacağına yürekten inanıyorum.
Konuşmalarıma son verirken 29 Ekim’de kutladığımız, ilelebet payidar kalacak Cumhuriyetimizin, 101.nci kuruluş yıl dönümünde; bizlere bu vatanı bahşeden, bağımsızlık uğrunda canlarını veren şehitlerimizi, vatan toprakları için kanlarını akıtan gazilerimizi dualarla yad ediyorum. Devletimizin kurucusu, ulu önderimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla rahmetle, minnetle ve şükranla anıyor, onun açtığı yolda, gösterdiği hedefte kararlılıkla ve inançla hiç durmadan yürüyeceğimize aziz hatırası önünde bir kere daha söz veriyoruz."