Derbi oynamak farklıdır. Bir takımın esas gücü, kendinden zayıf rakiplere attığı gollerle değil, güçlü rakiplere karşı aldığı skorlara ve kazandığı derbiler ile ölçülür. Şampiyonlar ligini işte bu yüzden her zaman EN İYİLER KAZANIR. Ama lig yarışında uzun periyotta derbilerden çok, nispeten güçsüz rakiplerden aldığın puanlar belirleyici olduğu için, DERBİ KRALI FENERBAHÇE, bu başarısını lig şampiyonluk yarışında maaalesef gösteremiyor.
KADIKÖY büyüsü, KADIKÖY atmosferi, KADIKÖY gücü…S iz nasıl adlandırırsanız adlandırın ama KADIKÖY ne Vodafone Park’a benziyor, ne de Türk Telekom’a… 1997’den beri Trabzonspor, 1999’dan beri G.Saray, 2005’den beri Beşiktaş bu sahada kazanamıyor ise buna tek bir SLOGAN atılır. – BURASI KADIKÖY, BURADAN ÇIKIŞ YOK!
29 yıllık kariyerinde Kadıköy’de maç kazanamamış SENOL GÜNEŞ. Son yıllarda Kadıköy veya deplasman fark etmeden DERBİLERDE rakiplerine büyük bir üstünlük kurmuş FENERBAHÇE. Kadrosunda FENERBAHÇE’ye gol atmış oyuncusu bulunmayan BEŞİKTAŞ. Son 20 F.BAHÇE maçında sadece 3 kez kazanabilmiş bir BEŞİKTAŞ. Daha geçen sezon bile 3 FENERBAHÇE maçında sadece tek gol atabilmiş, hiç kazanamamış, kupadan elenmiş ve 11 e 9 iken bile Fenerbahçe’den gol yemiş ve kazanamamış bir BEŞİKTAŞ.
Dün herkes futbolu sadece form durumu zannettiği için BJK’yi favori gösterse de, maçın açık ara tek bir favorisi vardı. O da Fenerbahçe. Maç öncesi ilk 11’den SKRTEL ve ALPER gibi iki eksiğiyle maça çıkan FENERBAHÇE‘ye karşı tam kadro eksiksiz sahaya çıkan BJK, maalesef ŞENOL GÜNEŞ’in KADIKÖY’de ortaya çıkan korkak psikolojisi ile maça yine gol yememeye ve beraberliğe razı bir şekilde başladı. Rakip ve stad ne olursa olsun kendi oyununu oynayan BEŞİKTAŞ’ın son 3 yıldır KADIKÖYdeki bu psikolojisi bence kendi camiası tarafından sorgulanmalı.
Maça tam saha baskıyla başlayan Fenerbahçe karşısında, son haftalarda orta sahasının formsuzluğu aşikar olan BJK, kanatlarındaki etkili oyuncuları olan MEDEL-QUARESMA ve CANER-BABEL in etkinliğine güveniyordu. Sağ bekte ISLA’nın müthiş performansına rağmen HASAN ALİ Quaresma karşısında zorlandı. Ki BJK en önemli silahını QUARESMA’nın tipik saçma sapan hareketlerle oyundan atılana kadar. Ki bu dakikadan önce JANSSEN’e PEPE’nin dirseğini es geçen ALİ PALABIYIK maçın ağırlığı altında kayboluyordu. Janssen’e yapılan net penaltıyla öne geçen Fenerbahçe rüzgarı da arkasına aldı ve skoru 2-0 a getirebilecek çok net bir fırsatı OZAN ile harcadı. Quaresma 2. sarıdan kızarıp maç 11-10 hem de 1-0 önde olan FENERBAHÇE’nin avuçlarındayken, GIULIANO’nun saçma sapan bacak arası atma sevdası yüzünden kaptırılan topla FENERBAHÇE, hem NETO’yu kaybetti hem de maçtaki avantajını. Artık maç 10-10 oynanıyordu.
İkinci yarıya ,ilk yarının belki de en iyi oyuncusu MEHMET EKİCİ yerine formsuz TOPAL’ı alarak ve orta sahaya dinamizm katan JOSEPH’i de stopere çekerek başlayan FENERBAHÇE, maçın hakimiyetini BEŞİKTAŞ’a verdi. Ama Beşiktaş bu dönemde topla daha çok oynamasına rağmen pozisyon bulmakta zorlandı. Geç kalan ALPER değişikliğinde şahsi fikrim VALBUENA değil GIULIANO oyundan alınmalıydı. Ve bu değişiklik FENERBAHÇE’ye çok geçmeden hızlı atak şansı yakalama şansı verdi ama bunlardan en önemlisinde ALPER’in al da at dediği topu kaleci kalesinde yokken yarım metreden vuramayıp kendine çarptırarak direğe nişanlayan OZAN maçı yine bitirme fırsatını cömertçe harcadı. Fenerbahçe smaçlarındaki gerginliği yüzüne yansıyan Şenol Güneş, gereksiz bir pozizyonda hakeme küfrederek tribüne yollanınca maçta gerginlik iyice arttı. Hasan Ali’nin yerde kaldığı pozisyonda sol taraftan etkili gelen BEŞİKTAŞ’ın da NEGREDO ile yakaladığı pozisyon net bir şekilde OFSAYT değildi. O pozisyonda ofsayt diye müdahale etmeyen KAMENİ o şutu kurtarır mıydı bilinmez ama, yan hakem hatalı bayrağıyla pozisyonu kesti. 1-2 dakika sonrasında da CENK ceza alanı içinde karambolde yerde kalırken, şahsi kanaatim hakemin o pozisyona da penaltı verebileceği yönündeydi. O dakikada yerde yatan CENK’e centilmence yardım etmek için kalesini bırakan KAMENİ’yi gören ve topu kendi takım arkadaşının tedavisi içi dışarı atacağına, kalemize şut atan CANER ERKİN zaten maç adına adeta PSİKOLOJİK bir özetti.
Müthiş fizik gücü ile adeta TOSIC’i de omuzuna alarak ceza sahasına giren JANSSEN penaltının asıl kahramanı oldu. Net bir penaltıyla skoru 2-0 a getiren ve 2. sarıdan Atiba atılınca maçı kazanması GARANTİ olan FENERBAHÇE daha taraftarı golü atan oyuncusunun ismini hep bir ağızdan haykırırken konsantrasyon eksiğiyle saçma sapan bir gol yedi. Ardından 1 dakika geçmeden de İsmail kırmızıyla oyundan atılınca skor 2-1 ve sahada takımlar 9 a 9 kalmıştı. Kalan dakikalar gol getirmeyince KADIKÖY geleneği bozulmadı ve FENERBAHÇE, DERBİ KRALI olduğunu bir defa daha dosta düşmana ilan etti.
Maçın öne çıkan isimleri FENERBAHÇE adına KAMENI, ISLA, JOSEPH, JANSSEN olurken, BEŞİKTAŞ’ta CANER, BABEL en etkili isimlerdi.
Maç öncesi kendisini tribüne çağıran BEŞİKTAŞ taraftarı önüne giden CANER ERKİN, anlamsızca yere diz çöküp taraftarı önünde eğilip, FENERBAHÇE taraftarını provake eden hareketler yapınca tüm maç ona yönelen tepki büyüdü. Daha geçen sene anasına, karısına sinkaflı küfür eden o taraftar önünde bu hareket ne kadar gerekliydi ben takdiri size bırakıyorum. G.Saray, F.Bahçe de oynamış olup, oralara artık dönemeyeceğini bilmek ve kendine yeni bir CAMİA kazanmak uğruna yapılmış komik ve gereksiz bir yaranma hareketi olarak isimlendirmek bence en doğrusu.
Maçın başında PEPE’yi atmayarak. Maçın daha ilk yarısında BJK’yi 9 kişi kalmaktan kurtaran ALİ PALABIYIK ikinci yarıda da BJK aleyhine 2 kritik karar vererek kötü bir yönetim gösterdi. Cenk’in ceza alanı içindeki düşürülüşü hakem tasarrufu diyebiliriz ama NEGREDO açık şekilde ofsayt değildi ve ALİ PALABIYIK yan hakeminin kurbanı oldu. PEPE, BABEL, MEDEL maçta atılmadıysa ayrıca ALİ PALABIYIK’a teşekkür etmeliler.
Fenerbahçe aldığı bu galibiyetle şampiyonluk yarışında ben de varım derken, Porto galibiyeti ile havalanan BJK‘nin ayaklarını da yere indirdi. Bununla da kalmayıp, FENERBAHÇE sittin sene BJK’yi yenemez diyen ekrandaki futbol fakiri, futbol cahillerine de DERS verdi..
by Serkan Acar
