Avrupa'da düzenlenen belki de en kötü kupa organizasyonunun son 16 maçını izledik bu akşam Kadıköy'de. Tek maçlı eleme sistemiyle başlayan, 4 büyükler işin içine girdiğinde gruplara dönen, sonra 1 maçlığına tekrar tek maçlı eleme sistemine dönen ve bundan sonrası da çift maçlı eleme sistemine dönecek olan saçma sapan, tatsız tuzsuz. Aziz Yıldırım'ın da söylediği gibi özellikle maddi açıdan yararından çok zararı olan bir organizasyon bizimkisi.
Sanki oyuncularda bizim gibi düşünmüş olacaklar ki, ilk yarıda iki takımda savruk ve dağınık bir futbol ortaya koydu. Orta sahaların hiç oyunda olmadığı, kontraya çıkar gibi rahat bir şekilde 2 takımında orta sahayı geçtiği bir devreydi. Bu devrede bulduğumuz birkaç pozisyonda vardı ama o pozisyonları da cömertçe harcadık. Savunma anlamında ise aynı disiplinde olduğumuzu söyleyemem ama gol yememe alışkanlığımız fazla pozisyon vermememize sebep oldu.
İkinci yarıda ise, iki takımda ilk yarıda ki şuursuzluğundan uzaklaşmış ve daha disiplinli oynamaya başladılar. Hal böyle oluncada Kayserispor Fenerbahçe'nin klasik baskısını kıramadığı için çıkamadı. Fenerbahçe'de Kayserispor'un yardımlı savunmasını geçemediği için pozisyon bulamadı. Bu da bizim ikinci yarıda daha zevksiz bir maç izlememize sebep oldu. Pereira'nın yaptığı değişiklikler ise yerindeydi. Forveti çiftlemek, ardından etkisini yitiren Volkan Şen'i çıkarmak yerinde hamlelerdi.
Uzatmaya gittiğimizde Fenerbahçe'nin daha baskılı oynayacağı kesindi. Bunu Tolunay Kafkas'ta bildiği için daha kontraya uygun oyuncular aldı oyuna. Özellikle Oliviera Fenerbahçe savunmasını oldukça zorladı fakat Kjaer'in formu onun skoru değiştirmesini engelledi. Fenerbahçe tarafında ise Diego'nun oyuna girmesi, Pereira'nın işi penaltılara bırakmamak istediğinin göstergesiydi. Nitekim Pereira'nın istediği oldu ve 2. uzatma devresinde oyuna giren Diego, maçın tek golünü atarak maçın penaltılara gitmesini engelledi.
Ama bütün bunlardan daha önemli olan şeyler vardı sahada. Mesela 90 dakika boyunca inanılmaz pozisyonlarda kart vermeyen ama uzatmalarda Kayserispor'dan bir oyuncuyu atınca her pozisyona kart çıkaran eyyamcı bir hakem vardı sahada. Üstelik bu hakem medyadan çok etkilenmiş olacak ki, Fenerbahçe'ye penaltı vermemeye yeminli olarak çıktı sahaya. Nani ve Persi'ye yapılanlar faul değilde nedir diye sordum kendi kendime. Josef'in sarı kart gördüğü pozisyonda direkt kırmızı karttan atılması gerekirdi. Mustafa Akbaş ve Zeki Yavru'nun ise futboldan men edilmesi gerekirdi. Sahada hakem olduğunu iddia eden şahıs bu iki futbolcu müsvettesini nasıl oyunda tuttu aklım almıyor. Daha enteresan olanı ise, normalde sakinliğiyle bilinen bu iki futbolcunun Fenerbahçe maçlarına özel olarak sinirli çıkması. Bunun tek bir sebebi var o da Trabzonspor alt yapısından çıkmış olmaları. Tff, Trabzon'da insanlara aşılanan Fenerbahçe nefretini ne zaman farkedip müdahele edecek gerçekten merak ediyorum.
Son olarak bir de teşekkür etmek istiyorum oraya giden 12.000 taraftara iki sebepten ötürü. İlki gereksizde olsa bu kupa maçında takımı yanlız bırakmadıkları için, ikincisi ise maçın sonunda Pereira'ya çoktan beri hakettiği değeri verdikleri için. Kim ne derse desin Fenerbahçe Avrupa'da yenilmezlik serisinde 2. sıradaysa, ligde lider, kupa ve avrupa liginde yola devam ediyorsa ve de her hafta oyununun üzerine koyuyorsa, bu kenarda ki heyecanlı ve sempatik adamın sayesinde. Eğer ona tezahürat edilirken tribünlerle yaşadığı diyaloğu izlediyseniz, onun Fenerbahçe'yi ne kadar çok sevdiğini anlarsınız.
by Serkan Acar
