Son Eklenen Haberler!
11:15 | Fenerbahçe'de Nesyri yükselişe geçti!        -        11:14 | Lincoln Henrique, Fenerbahçe'ye dönüyor!        -        11:13 | En-Nesyri ligdeki 6. golünü attı        -        11:12 | Fenerbahçe, 7 maçtır kalesini kapatamıyor        -        11:11 | İsmail Yüksek "dalya" dedi        -        11:10 | Szymanski, Eyüp maçında yokları oynadı        -        22:45 | Fenerbahçe'den dikkat çeken istatistik!        -        22:44 | Fenerbahçe deplasmanda kayıp!        -        18:56 | İLK 11'İMİZ BELLİ OLDU!        -        10:34 | Jose Mourinho'dan galibiyet mesajı
Türk spor otoritelerinin maç yorumu
03.05.2013 - 16:01
Editör:

Fenerbahçe'nin ilk maçta aldığı 1-0'lık skor ile gittiği Portekiz deplasmanında 3-1 yenilerek Amsterdam biletini Benfica'ya kaptırması Türk spor ...

Fenerbahçe'nin ilk maçta aldığı 1-0'lık skor ile gittiği Portekiz deplasmanında 3-1 yenilerek Amsterdam biletini Benfica'ya kaptırması Türk spor otoritelerinin gündeminde. Yazarların ortak görüşü ise Fenerbahçe'nin Saraçoğlu'nda oynanan ilk karşılaşmada gole çeviremediği fırsatların final yolunu kesmesi oldu.

GÜRCAN BİLGİÇ (SABAH): İki tarafın da işi kolay değildi. Uzaktan gözlüyorduk Fenerbahçeli oyuncuları. Hele ilk gol gelene kadar ki çaresizliklerini. Şok yapışmıştı üstlerine. Bildiklerini de unutmuş, topu ayaklarına dolaştırıyorlardı. Golden sonra kendilerine geldiler. Bir planları olduğunu, rakibin de etten-kemikten yapıldığını keşfettiler yeniden. Oyun dengesini buldu. Beraberlik penaltısı geldi. Bu atışın hikayesi bile yazılabilir. Kuyt ile Cristian'ın atış için birbirlerine sarılmaları. Bir kader anının, dram şeklinde oynanmasıydı gözümüzün önündeki. Bakamadı Cristian topa, herkes sevindiğinde gözyaşlarıyla geldi.

İkinci Benfica golünde topun önünde olması gereken oydu. Faturayı genç Salih'e kesmeye çalıştılar ama Cardozo'yu kontrol etmeyen Yobo ile Selçuk oldu. Benfica pas kalitesi, öndeki dörtlüsünün yaratıcılığı ile aldığı övgülerin haklılığını her dakika ortaya koydu. "Sıradan" diyenlerin futbol bilgilerinin sığlığını ders gibi ortaya koydular.
Gökhan Gönül maçın sakin kalabilen tek oyuncusuydu. Selçuk'tan sonra onu da kaybetmek, Aykut Kocaman'ın şanssızlık çizelgesinin başka bir hanesiydi.

UEFA PALYAÇOSU

Penaltı kaçırıp, iki topun direkten döndüğü ilk maçta, üç futbolcu kaybetmek... Rövanşa başladığın 11'den ikisini sakatlıkla göndermek. Herkesin başa çıkabileceği şeylerin sınırı var. F.Bahçe için bunun sınırı da kalmadı.

Üstüne bir de Fransız hakem eklendi. İlk yarıda ortadan kesen, ikincisinde her ihtiyacı olduğunda Benfica'nın imdadına yetişen bir UEFA palyaçosuydu. Alınterinin, gururun ve mücadelenin sembolü olarak, en berrak haliyle Fenerbahçe evine dönüyor. 106 yıllık tarihlerinde bir ilk gerçekleştirip, tüm Türkiye'ye final heyecanı yaşatarak neleri yapabileceklerini gösterdiler. Şimdi yenilmenin değil, vazgeçmemenin önemli olduğunu gösterecekler. Yürüyüş bitmedi.

GÜNTEKİN ONAY (VATAN): Dün sahada olmayan eksiklerimiz ve maçın içinde yaşanan olumsuzluklar F.Bahçe’nin sahada güçlü durmasını engelledi. Selçuk’un sakatlanması, ardından Gökhan’ın devam edememesi F.Bahçe’yi olumsuz etkiledi. Kabul etmek gerekir ki hem ofansif anlamda, hem de defansif olarak çok fazla bir şey üretemedik.

Bu statta oynamak kolay değil. Futbolu bilen hep bir ağızdan bağıran, çok katılımcı bir taraftarı var Benfica’nın. Özellikle de hücum bölgesinde son derece çabuk, yetenekli ve etkili oyuncularıyla F.Bahçe savunmasını güç durumlara düşürdüler. 1-0’dan sonra aslında iyi oynamazken bulduğumuz penaltı golü Benfica’yı şoka sokarken F.Bahçe’ye de aradığı özgüveni getirdi. 2. gol öncesi yükselen tansiyon Benfica’ya yaradı ve bu bölümde 5 dakikalık tempo ev sahibini 2-1 öne geçirdi. Savunmanın bir anlık gafleti olsa da yine Cardozo’ya o vuruş yaptırılmamalıydı.

HÜCUMLAR ŞUURSUZDU

İlk yarıda harika maç yöneten hakem, büyük bir seyirci baskısıyla içeri girdi ve 2. yarı biraz daha ev sahibinden yana düdük çalmaya başladı. 2. yarıda 3-1’e kadar çok baskı yedik. Hiç hücum yapamadık, pas yapamadık, top tutamadık. Salih’in savunmanın önünde daha defansif bir role soyunması da Benfica’nın ekmeğine yağ sürdü. Giderek artan baskı 3. golün zaten habercisiydi.

Bu bölümde biraz daha direnebilseydik kötü oynadığımız halde maçın sonunu getirebilirdik. 3-1’den sonra doldur boşalt ve uzun toplarla çıkmaya çalışan F.Bahçe biraz da şuursuz hücum yapınca aranan 2. gol şansı da gelmedi.

TEŞEKKÜRLER F.BAHÇE

İstanbul'daki harika oyunun yarısını Luz Stadı’nda da oynayabilsek buradan finalle ayrılabilirdik ancak açık konuşalım; dün geceki oyun yetmezdi ve yetmedi de. Dün gece F.Bahçe adına sahanın en iyisi Cristian Baroni’ydi. Onun dışında kalan oyuncular kendi performanslarının altındaydı. Fakat maçı yerinde yaşayan bizler şunu gördük ki; böyle bir deplasmanda ayakta kalmak ve kendi oyununu rakibe kabul ettirmek çok ama çok zor.

Bu yıl Avrupa’da büyük işler yapan F.Bahçe bundan sonraki yıllar içinde önemli bir deneyim kazandı. Bu seviyelerde oynamayı yaşayarak tecrübe etti. Yine de her şey için teşekkürler F.Bahçe.

RIDVAN DİLMEN (SABAH): En güzel sözü maçın bitiminde Ercan Taner söyledi: "Fenerbahçe'ye teşekkür ediyoruz."

Kadıköy'deki maçta üç top direkten döndü. Rövanş için de üç oyuncu firesi verildi. Portekiz'deki maçta oyun içinde iki fire daha... İskelet bozuldu, kolay değil. Rövanşta üç oyuncuyu oynatamıyorsun, oyun içinde de iki oyuncuyu kaybediyorsun ve mecburiyetten oyundan çıkarıyorsun. Ve tüm bunlar oyun içinde tur cepteyken...

Benfica maça tempolu başladı. Özellikle son 15'e kadar da tempolu oynadı. Ceza alanı civarına çok geldiler ama dönüp baktığımızda 3-1'den sonra sadece bir tane çaprazdan pozisyonları var. İlk gol organize, ikinci gol duran topta Fenerbahçelilerin dikkatsizliği. Üçüncü gol de taçtan geldi. Fenerbahçe skor 1-1 iken Sow'la; skor 2-1 iken aynı pozisyonda Sow ve Kuyt'la net fırsatlar buldu. Benfica, kendi sahasında taraftarın coşkusunu da arkasına alınca aslında Kadıköy'den başlayan biraz önce bahsettiğim problemler, Lizbon'da da devam edince bu sonuç geldi.

HAKEM İKİ DEVREDE FARKLIYDI

İlk yarıda maçı iyi yöneten hakem için ikinci yarıda etki altında kalmadı dersek yalan olur. Fransız hakem ikinci yarıda tercihlerini hep Benfica'dan yana kullandı. Evet, Fenerbahçe'nin kazandığı penaltı öncesinde pozisyon ofsayttı.
Sakatlıklar Fenerbahçe'nin tüm planlarını bozdu. Gökhan'ın çıkmasıyla Fenerbahçe üçüncü golü o bölgeden yedi ve bu skor Fenerbahçe'nin Amsterdam'a gitmesine engel oldu.

DİLERİM DEVAMI GELİR

Büyük takımlarımız Avrupa Ligi'nde yarı final ve final oynaması konusunda istikrar sağlamalı. Şampiyonlar Ligi'nde de çeyrek ve yarı final oynama potansiyelleri var. Bu yarı final inşallah başlangıç olur. Bence takım fazlasıyla görevini yaptı.

METİN TEKİN (SABAH): Niye kaybettik? Niye olmadı? Tabii ki bunu oyun anlamında çok sorgulayabilirsiniz? Ama hakikaten dün gördük ki oyun anlamında finalde olabilirdik. Amsterdam'a finale gidebilirdik. Maça çıkarken çok eksik vardı. Maç esnasında da çok eksildik... İlk 20 dakikaya çok kötü başladık. Golü erken yedik. Oyun Benfica'nın yönüne dönmeye başladı. Şansa bir pozisyonda penaltıdan bir gol bulduk. Bundan sonra Fenerbahçe her istediğini yaptı, oyunu ele aldı. 1-1 olunca dağılan bir Benfica vardı. Pozisyonlar bulduk ve her şey lehimize döndü. Ancak o ikinci golü yemeyeceksiniz... Çok büyük bir hatadan golü yedik. Avrupa yolculuğu çok güzeldi. Buraya kadar gelmişken finale çıkıp kupayı alabilirdi Fenerbahçe... Yazık oldu... Sarı lacivertli takımı Türkiye'ye bu heyecanı yaşattığı için kutlamak lazım..

LEVENT TÜZEMEN (SABAH): Fenerbahçeli futbolculara ve teknik direktör Aykut Kocaman'a Türkiye'ye yaşattıkları güzelliklerden dolayı teşekkür etmeliyiz. Fenerbahçe, Türk futbolunun marka değerini yükselttiği gibi ülkeye ciddi puanlar kazandırdı. Kocaman'ın öğrencileri oynadıklar kişilikli futbolla yarı finale kadar "Yenilmez Armada" olarak bileklerinin hakkıyla geldiler. Hak ettikleri finali son nefeste şanssız biçimde kaybettiler. Hepsinin ayağına, yüreğine sağlık...

Aykut Kocaman'ı geniş kadroya sahip olmaktan dolayı şanslı görenler yanıldıklarını anlamışlardır. Kadronun genişliğinden çok işlevi önemlidir. Meireles, Topal ve Webo'nun yokluğunu Fenerbahçe, Luz Stad'ında fazlasıyla yaşadı. Çünkü bu üçlü Fenerbahçe'nin omurgasıydı. İstanbul'daki muhteşem oyunun vitrindeki aktörleri bu üç oyuncu ile Gökhan ve kaleci Volkan olmuştu.

Kadıköy'de müthiş seyirci baskısı ve takım ruhuyla birleştirdiği mücadele gücüyle Fenerbahçe, Benfica'ya top göstermemiş pozisyon bile vermemişti.

BASKIYI KALDIRAMADILAR

Aynı filmi Luz Stadı'nda bu kez Fenerbahçe gördü. Benficalı oyuncular müthiş seyirci baskısıyla Fenerbahçe'nin topu kontrol etmesine izin vermedi. Benfica orta alanı kolay geçerken Fenerbahçe hücumda rakip savunmayı rahatsız edecek Webo'yu aradı. Zira Sow konu mankeni gibi kaldı.

Fenerbahçe yarı finale gelirken sadece "Kompakt futbol" oynamadı. Sabır ve dikkat en büyük silahı olmuştu. Bu özelliklerin Luz Stadı'nda yerini telaş alırken dikkat zaafiyeti vardı. Yenilen iki gole bakalım. İlkinde Lima sağdan koptuğunda kimse golü atan Gaitan'ın vurmasını engelleyecek hamleyi yapmadı. İkinci golü Cardozo 4 F.Bahçeli futbolcunun arasından attı. Benfica'nın faulünün çabuk kullanılmasına izin vermek bir dikkat sorunuydu. Bir oyuncunun topun başında durması gerekirdi.

Maç boyu yaptığı kanat bindirmeleriyle Fenerbahçe'yi hücuma taşıyan Gökhan Gönül ters kademelere başarıyla girdi. Eğer Gökhan sakatlanıp çıkmasaydı Fenerbahçe üçüncü golü yemeyebilirdi. Çünkü Cardozo golü arka direkte Gökhan'ın bölgesinden attı.

ERSİN DÜZEN (VATAN): F.Bahçe, Benfica’yı İstanbul’da sahadan nasıl silmişti? Yardımlaşarak, savaşarak ve her şeyden önemlisi hücum ederek, golü düşünerek! Dün akşam ise o takımdan eser yoktu. Evet, Benfica ev sahibiydi, F.Bahçe’deki eksik futbolcular fazlaydı ama kazandığınız bir maçın rövanşında bu futbol olmadı, böyle bir veda yakışmadı! Ne yazık ki, bunda Aykut Kocaman’ın ‘savunma anlayışı’nın katkısı da çok büyük!

Daha ilk dakikadan itibaren kontrolü ele alan Benfica, golü de erken buldu. Kabus gibi başlangıca dur diyen ise rüyaya böyle bir statta, bu baskıyla hakemin penaltı verip, Kuyt’ın skoru eşitlemesiydi. O andan itibaren, 60 bin taraftarın sesi kısıldı, Benfica’nın gazı kaçtı. Oynamaya başlayan, psikolojik üstünlüğü ele geçiren bu kez F.Bahçe’ydi. Ama bazen, ufacık bir hata, bir çuval inciri berbat edebiliyor. 2. golde, herkesin uyuması affedilecek gibi değildi. Bırakın yarı finali, hazırlık maçında bile böyle gol yenmez!

İkinci yarıda kader anı, önce Sow ardından Kuyt’la kaçırdığımız pozisyondu. F.Bahçe o ve benzeri ataklarda, aslında golü düşünse tehlikeli olabileceğini gösterdi. Ama hayır; kenarda Aykut hoca, sahada fubolcular hepsinin aklında kendi kaleleri vardı. Top kimin ayağına gelse, dağlara taşlara oynadı. Takım ceza alanı içine gömüldükçe, Benfica’nın iştahı arttı, her atakta gözlerimizi kapattık ve ne yazık ki 3. golün gelmemesi de mucizeydi.

ÇOK GÜZELDİ

Bu maça yerinde şahit olmak ve tarihte bir ilki yaşamak çok güzeldi. Her şeye rağmen F.Bahçe’ye teşekkür etmeliyiz ama bir o kadar da bu maçtan ders çıkartmalıyız. Mesele elenmek değil, mesele elenirken göğüs göğüse çarpışıp, savaşarak kaybetmek. Dünkü son gibi değil!

ŞANSAL BÜYÜKA (AKŞAM): Canım çok sıkkın... Fenerbahçe'nin kötü oyunlarına alışmıştım ama, tarihi avucunun içine alacağı bir maçta, kötünün de kötüsü bir futbol ortaya koyduğu için canım çok sıkkın...

"Pasın kralını yapıyor" dediğimiz Fenerbahçe, Benfica karşısında iki pas bile yapamadığı için canım çok sıkkın... Rakip sahada bir gol atmışken, rakibimiz dağılacağına, biz dağıldığımız için canım çok sıkkın...

Penaltı dışında, doğru dürüst bir gol pozisyonu bile bulamadığımız için canım çok sıkkın... Hadi hücum edemedik, savunma yapamadığımız, rakibin her pozisyonunda tehlike ile burun buruna kaldığımız için canım çok sıkkın...

Bir hafta önce harikalar yaratan takımın, bir hafta sonra tanınmaz ve etkisiz bir halde sahada dolaşmasından canım çok sıkkın... Benficalı oyuncuların ellerini kollarını sallayarak Bağdat caddesinde tur atar gibi orta sahayı geçişlerine, en ufak bir dirençle karşılaşmamalarına canım çok sıkkın...

"Çanakkale geçilmez" denen tarihin dünyada bir defa yazıldığını, ikinci bir "Çanakkale geçilmez" destanı yazılamayacağını Fenerbahçe teknik adamları ve futbolcuları anlamadığı için canım çok sıkkın... Çabuk kullanılan bir frikik atışında, daha savunmada yerleşmeden amatör bir takım gibi ikinci golü yediğimiz için canım çok sıkkın...

Gerçekten canım çok sıkkın...

Daha fazla uzatıp "Yeter be" diye sabrınızı taşırmayayım... Onun için kepenkleri indiriyorum, dükkan kapandı....

ALİ ECE (AKŞAM): İlk yarıda FB’nin en çok top çalan oyuncusu santrfor Sow’a en yakın oynayan Salih’ti. Salih tam 4 top çalıp ekstra katkı sağlarken, asıl top çalma-rakibi kesme görevinde olan önstoper Selçuk Şahin ilk yarıyı hiç top çalamadan tamamladı.

FB ilk yarıda toplam 18 kez rakipten top kapmayı başardı ama rakip kaleyi tutan birisi penaltı vuruşu olmak üzere sadece 2 şut atabildi. Maalesef Fenerbahçe, Benfica’nın defans-ofans arası geçiş temposuna, hızına yetişemedi. Selçuk tempoya yenilip görevini yapamadı.

CARDOZO'YU BOŞ BIRAKMAK VAHİM HATAYDI

Halbuki ilk maçın gizli kahramanı Mehmet Topal, İstanbul’da Cardozo’ya servis edilmeye çalışılan topların %90’ında rakibin pas kanallarını tıkamıştı. Benfica’nın boğucu bir baskı kurduğu dakikalarda Webo olsaydı, havadan direkt atılacak uzun toplarda arkadaşlarına duvar olup takım savunmasına sonradan hücum geliştirebilecek gerekli nefesi aldırabilirdi.

Yine de takım savunması demişken yenilen 2. golün izahı yok! 35’te skoru bıçak sırtı 2-1’e getiren golden önce Benfica ilk 35’te tüm duran topları çok hızlı kullandı. Ama 2. golde Fenerbahçe takım savunması, bu hızlı kullanılan serbest atışlara karşı gösteremediği reaksiyonun, kolektif refleksin kurbanı oldu. Gösterilemeyen reaksiyon bir yana o pozisyonda Cardozo’yu bu kadar boş bırakmak vahim bir hataydı.

BİRÇOK OYUNCU YEDEKLİĞİ KABULLENMİŞ

Benfica’nın 70 dakika boyunca sergilediği tempo ve ofansif hız karşısında Fenerbahçe’nin ideal olmayan 11’inin çektiği sıkıntılar finalin elden kaçmasının ana nedeni. Daha önce İstanbul’daki Gladbach maçında da şahit olduğumuz gibi Fenerbahçe’nin birçok oyuncusu yedekliği kabullenmiş, kadroda alternatif oyuncu statüsünü kovalamamış oyuncular. Uzun süredir bu kadar yüksek tempoda oynamayan bu kadar çok oyuncu olunca Fenerbahçe’deki kadro derinliği meselesi acıtıcı bir şekilde tekrar ortaya çıktı.

Yarı final, bu sezon için önemli bir başarı. Ancak Fenerbahçe kadrosunu derinleştirdiği ve yedek oyuncuları yedeklikten alternatif oyunculuğa terfi ettiği ölçüde gelecekte daha fazlasını da başarabilecek bir nüve bu sezonki genel UEFA performansında mevcut.

UĞUR MELEKE (MİLLİYET): Yazık oldu. İlk maçta Fenerbahçe, hak ettiği 2-3 golü bulamamış olmasının bedelini Lizbon’da ödedi. Yine de bir sezonda 18 gurur verici maç oynadığı için, Marsilya, Gladbach, Lazio gibi devleri geçip hanemize 22 puan yazdırdığı için, Türkiye’yi Avrupa’da 10’uncu basamağa tırmandırdığı için, mutluluk için, hüzün için, heyecan için, herşey için teşekkürler Fenerbahçe.

Aslında dün gece de işler daha iyi gidebilirdi, ama Fenerbahçe bu yılki en büyük sorununun, dörtlü savunmasının bireysel hatalarının bedelini ödedi yine. Hep söylüyorum, Fenerbahçe Türkiye’nin, hatta Avrupa Ligi’nin en iyi takım savunmasını yapan ekibi. Ama dörtlü defansı, çoğu zaman da Ziegler ve Yobo, bireysel olarak sarı-lacivertlilere ciddi bedeller ödettiler. Üstelik her duran topta da yerleşim sorunu yaşanması kronikleşti artık.

Dün eğer Fenerbahçe turu geçseydi, en çok Salih’in Amsterdam’da (Cristian’ın cezası nedeniyle) 11’de sahaya çıkacağı için mutlu olacaktım. Dün de Fenerbahçe savunmasının ayakta kalan ismiydi Salih. İlk 30 dakikada Fenerbahçe’nin kazandığı 8 topun 6’sının altında Salih yazıyordu. Düşmeden kalkmadan, formasını kirletmeden sezgileriyle kazandığı toplarla Fenerbahçe’yi oyunda tuttu Salih. Ne yazık ki bu dirayetli savunma performansı, Amsterdam biletine yetmedi.

Son söz de bugün muhtemelen Portekiz medyasının hedefinde olacak hakem Lannoy için. Fransız hakem hatalar yaptı, ama bence dün geceki duruşuyla 2014 Dünya Kupası listesinde yer almayı hak ettiğini de ispat etti. Dün geceki trio (Lannoy-Cano-Annonier), Brezilya aday listesindeler ve dün geceki uyumları ve kararlılıklarıyla baskı altında iyi iş çıkaracaklarını gösterdiler.

Lannoy’un 27’de Fenerbahçe lehine verdiği penaltı doğru, Garay’ın eli bence topla birlikte yürüyor. 33’te Egemen’in, 81’de Bekir’in ellerine çarpan toplarda bilinç yok. 35’te de Gaitan kendi ayağını takıp düşüyor. 53’te Egemen Cardozo’yu formasından çekiyor, kritik faulü gözden kaçırıyor, ama o baskı altında tartışmalı 4 penaltı kararında da Lannoy’un haklı olması bence iyi bir performans.

(SuperFB)


BU HABERE EMOJİYLE TEPKİ VER!

Etiketler:
Diğer Haberler
Fenerbahçe'de Nesyri yükselişe geçti!
Lincoln Henrique, Fenerbahçe'ye dönüyor!
En-Nesyri ligdeki 6. golünü attı
Fenerbahçe, 7 maçtır kalesini kapatamıyor
İsmail Yüksek "dalya" dedi
Szymanski, Eyüp maçında yokları oynadı
Fenerbahçe'den dikkat çeken istatistik!
Fenerbahçe deplasmanda kayıp!
Gelecek maçımız
Fenerbahçe
Hatayspor
05.01.2025 | 00:00
FenerKolik Resmi Web Sitesi © 2013-2024 - Tüm Hakları Saklıdır.
by Serkan Acar

Anasayfa    FB TV    İletişim    Reklam