HANDE HASRET BAŞ ADAMSPOR'DA HAFTANIN RÖPORTAJ'INA KONUK OLDU. SON GÜNLERDE GÜNDEMDE OLAN HANDE HASRET BAŞ ÖNEMLİ AÇIKLAMALARDA BULUNDU ...
Kendinizden bahseder misiniz? Hande Hasret BAŞ günlük hayatında neler yapar ?
Dil mezunuyum. Bu sene işletmeden de mezun olmayı planlıyorum. Onun dışında şu an özel bir şirkette çalışıyorum.2009′dan beri de hobi olarak yazıyorum. Aslında yazmaktan daha çok araştırmayı seviyorum. En önemsiz birşey dahi olsa, dikkatimi çekmişse üzerine kitap yazacak kadar araştırırım. Günlük yaşamım spontane olarak iş-ev arasında mekik dokumanın yanında, yazmakla geçiyor. Şehir tiyatroları ve sinema festivalleri hastayım. Çok nadir de olsa sosyallik adına en çok zaman ayırmak istediğim hobilerdir. Futbolu söylememe zaten gerek yok. Bunlardan arda kalan zamanlarda da örgüt işlerine giriyorum..
Fenerbahçe ile tanışmanız nasıl oldu?
Klasik bir cevap olacak biliyorum ama hem anne hem baba tarafım yedi göbek Fenerbahçeli olduğu için haliyle ben de Fenerbahçeli olarak dünyaya geldim. Ama aklımın erdiği zamanı baz alırsak Fenerbahçe ile ilk tanışmam annemin yünden yaptığı bez “Rıdvan” bebek ile başlar. Her kız çocuğunun muhtemelen ilk bebeği ya Barbie’dir ya da Cindy ama benim ilk bebeğim erkekti..
3 Temmuz sürecinde en çok tepki alan isimlerdendiniz fakat şimdi sizinle aynı fikirde olan birçok kişi var,ne değişti ?
Hayır. O birçok kişi aynı süreçte de vardı ve yine aynı fikirdelerdi,ama fikirlerini açıkça söyleyemiyorlardı. Çünkü psikolojik olarak acımasızca eleştirilip, hastalıklı bir hücre taşıyorlarmış gibi dışlanıyorlardı. Zaten tepki almamın en büyük sebebi,o süreç içinde fikirlerimi açıkça yazmak oldu. İddianamede adı geçen onlarca kişinin hepsinin masum olmadığını (- ki bana göre kurunun yanında yaş ta yandı) ve hükümete, polise, yargıya verdiğimiz tepkinin biraz da buna sebep olan, bize bunları yaşatanlara verilmesi gerektiğini savundum. Nitekim mahkeme kararında da teşvik yapıldığı kararı çıktı. Ama yazdıklarım, belli bir kesim tarafından organize bir şekilde saptırıldı. Hattadaha da abartılıp açık açık “Biz şike yapmışız” dediğim iddiaa edilerek muhalefetin görevlendirdiği bir kişi olduğuma kadar getirildi. İlk o dönemde yaşadım bu stratejik linçi. Sistem şöyle çalışıyordu; her kim olursanız olun, eğer ki buna benzer bir fikir beyan etmişseniz anında itibarsızlaştırma hareketleri başlatılırdı. Önce birilerinin adamı olmakla itham edildim,sonra reklam yaptığım öne sürüldü araya bir de rantçılığım girdi sonra seviye daha da düşüp, küfüre tacize kadar vardı. İşin en kötü yanı daatılan iftiralara belli bir yere kadar cevap verebiliyordunuz. Karşınızda binlerce kişi var çünkü…
Ama şimdi günümüze bakıyorum, herkes açıkça ne düşündüğünü yazabiliyor. 3 Temmuz sürecinde en ufak bir eleştiri yapan taraftar anında toplumsal linçe maruz kalırken, şimdi Fenerbahçe başkanının arabasının önü kesilip istifa diye bağırılabiliyor. Buna ihtimal bile verebilir miydiniz o dönemde ? Eğer bu kadar kısa sürede bu denli bir değişim olabiliyorsa, demek ki çok da suçlu değilmişiz..
5.Fenerbahçe’nin içindeki muhalif kanattan olduğun söyleniyor.Gerçekten muhalifmisin ?
- Sorunun içerisinde zaten belki pek önemsemeyerek kullandığınız bir tabir var:-Fenerbahçe’nin İçindeki- yani bizden olan,Fenerbahçeli olan,dışında kalan bir kesim değil.Fenerbahçenin içinde zaten yıllardır hep bir muhalif kesim vardı. Bir zamanlar Aziz Yıldırım da o muhalif kesimdendi. Hatta belki bilmeyenler vardır,o dönemde Aziz Yıldırım’ın başkanlığa gelmesinde büyük katkısı olan isimler içinde Aziz Yılmaz da var mesela.
Kendimden bahsedecek olursam ben muhalif değilim çünkü ben kongre üyesi ya da kulüp içinde muhalif diye nitelendirilebilecek herhangi bir vasıfta değilim. Ama mevcut yönetimi desteklemeyen bir taraftarım. Ha bunun adına muhalif taraftar deniliyorsa, evet öyleyim:)
12numaraorg tarafından çok defa hedef gösterildin, aranızdaki bu husumetin sebebi nedir ?
Demin de belirttiğim gibi; farklı bir şeyi savunduğunuz zaman, hiç yapmadığınız ya da hiç beyan etmediğiniz şeyleri çarpıtarak ve insanları bunlara inandırarak sizi toplum önünde itibarsızlaştırıyorlar. 12numaraorg dediğiniz sözde oluşum da bunu artık bir politika haline getirmiş neredeyse hedef göstermediği Fenerbahçeli kalmamıştır. Ne yazık ki başındaki insanlarda tanıdığım, zamanında muhabbetim olan insanlardır. Nasıl kurulduklarını, arkalarında kimlerin desteği ile meydana çıktıklarını, sosyal medyadaki takipçilerini hangi yolla kazandıklarını çok iyi bilirim. Başındaki kişi; Mehmet Alakuş, Fenerbahçeli futbolcuların neredeyse tamamının web sitesini yaptığını bana kendi ağzı ile söylemesine rağmen şimdi bir bakıyorum taraftar gruplarını rantçılık ile suçluyor kendi amacının Fenerbahçe menfaatini olduğunu söylüyor. Amacın Fenerbahçe menfaati ise hedef gösterip milleti birbirine düşürmek yerine uzlaşma yollarını seçersin.
Tek hedef gösterdiği kişi de ben değilim üstelik. Eski futbolcusundan, yöneticisine, menajerinden spor yazarına, gazetecisinden taraftarına kadar bile hedef göstermiştir. Hedef gösterdiği insanların neredeyse tamamı da Fenerbahçelilerdir. Zaten açılır açılmaz ANTU’ya karşı açıldığını beyan eden bir grubun samimiyetine ne kadar inanabilirsiniz ki ? Diğer taraftar gruplarını ötekileştirerek “FENERBAHÇELİ OLAN BİZİZ” propagandasından başka birşey değildir bu bana göre. Üstelik yazdıkları birçok şey yalan. Ve artık bu yalanı aleni bir şekilde yapabiliyorlar. En son yazdıkları duyuruda, benim Volkan Ballı ile radyo programı yaptığımı bile iddiaa edecek seviyeye gelmişlerdir. Hayatımda hiç bir radyo programına katılmamama rağmen ..
Malum maçla alakalı olarak tribünden İSTİFA ve ALEX NEREDE tezahüratlarını sen mi organize ettin ?
Aykut söyle Alex Nerede tezahuratı ile ilgili çok defa açıklama yaptım. Ben o maçta değildim,o tezahuratın yapılacağının haberini bile önceden almadım. Hiç bir zaman yalan konuşmadım, yaptığım herhangi bir şeyi inkar da etmedim ama o olayda attığım tweet gerçekten öyle büyük bir delil niteliği taşıyordu ki kendi ailem bile inanmadı buna. Bu tezahurat o kadar abartıldı ki gerçekten çok büyük bir suçmuş gibi gösterildi. Halbuki gayet basit ve demokratik bir tutum bana göre. Ama Beşiktaş maçı için İSTİFA tezahuratının yapılmasını istedim. Çünkü bu olayda o kadar çok üstüme gelindi ki bir çeşit hırs olmuştu benim için. Yapmadığım birşey için hedef gösterilmiştim ve günlerce boş yere hakaret yemiştim. Nitekim bunu da beceremedik:) Böyle bir şey yapmak istediğimizi zaten açık açık yazmamıza rağmen olayın üstüne gizem katıp sanki gizlice bir provakatif eylem yapıyormuşuz da yakalanmışımız gibi lanse edildi. Yetmedi kulübün resmi sitesinde bile teroristmişiz gibi resimlerimiz, adlarımız soyadlarımız aleni şekilde gösterildi. Alex hayranı olan Galatasaraylı bir bayan arkadaşımın bile maça gelmek istemesini örnek göstererek Galatasaraylıların beni öne sürdüğü bile yazıldı. Hatta daha komiği, bu olay sonrası beni Galatasaraylılar savunduğu için bile daha da hain ilan edildim. Maç öncesi stadın emniyet müdürü bile beni arayarak maça gelmem durumunda koruma eşliğinde stada girebilmemin mümkün olduğunu söyledi. Bütün bu önlemler ne için peki ? – İstifa tezahuratı için. Vücudumuza bomba yerleştirip canlı bomba olmayacaktık, ya da yanıcı maddelerle stada girmeyecektik veya sahaya atlayıp oyunu manipüle etmeyecektik.
Ama ne gariptir ki şimdi bir çok maçta istifa tezahüratlarını duyuyoruz. Neden şimdi bu bir suç değil, hainlik değil ?
Sana göre bu süreçte yanlış olan neydi ?
O kadar çok şey var ki. Bakın insanlar hatırlar mı bilmem ama bu şike davası ilk patlak verdiği zaman yürüyüşlerde Beşiktaşlı’sından Busasporlu’suna hatta diğer başka kulüplerin taraftarlarına kadar herkes bu davanın arkasındaydı.Sadece Fenerbahçe formaları giyen insanlar yoktu o alanlarda. Zamanla yanlış politika ve strateji ile antipati kazandık. “Namus davamız” dediğimiz/ dedirtildiğimiz CAS’ın çekilmesi ile, arkasında durduğumuz insanlardan sağlam bir tokat yedik. Sonra mevcut durumu, bilinçli şekilde değiştirilen gündemlerle unutup birbirimize saldırmaya başladık. Öfkeyi, nefreti kendi içimizden çıkardık. Çünkü başımızda kendini Fenerbahçe otoritesi sanan, bunu kendi kara mizahı ile tekelleştiren hastalıklı bir oluşum vardı. Web sitelerinden çıkıp localara yerleşen, bu süreç sayesinde sosyal bir kimlik kazanan bir takım insanların eline verilmişti ipler. Kimlik kazandıkça, Fenerbahçe’nin kurtuluşunun kendi ellerinde olduğunu sanmaya başladılar. Kendileri gibi düşünenlere şirinlikler yapıp farklı düşünenlere – Sen bu takımı tutamazsın- diyebilecek cürete vardılar. Onlar böyle yaptıkça insanlar bölündü ve bir zaman sonra sadece kişilerin maskeleri, kişilerin t-shirtlerini gördük meydanlarda. Haliyle azaldı yürüyüşlerdeki insanlar..
Seni herkes ilk UEFA’ya gönderdiğin mektuplar ve Guinness’e yaptığın başvuru ile tanımıştı. O zamandan bu yana ne değişti ?
Benim düşüncelerimde değişen bir şey yok. Herkes; yönetime karşı olanlar dahi hala Fenerbahçe’nin arkasında hala bu davanın savunucuları. Bana göre; bizler kulübü savunurken daha objektif davranmaya özen gösterdiğimiz için şimdi bu linçe maruz kalıyoruz. Neden şimdi böyle bir kimlikle anılıyorum ? Çünkü Fenerbahçe davası, bir zaman sonra kişisel davaya dönüştürüldü. Kişi merkezli, kişiye dayalı savunma anlayışı benimsetilmeye çalışıldı ve bende buna karşı çıktım. Tek neden bu .
Aziz YILDIRIM hakkında düşüncelerin?
Bu kulübe kattıklarını asla inkar edemem. Ama son bir kaç yılda özellikle süreç sonrası bana göre çok büyük hataları var. Üç yanlış bir doğruyu götürüyor mantığına tezatla konu Fenerbahçe ise bana göre bir yanlış üç doğruyu götürür. Çok samimi söylüyorum; bugün Aziz Yıldırım’ı sevmeyen insanların çoğu en çok bu ortaya attığı sanal taraftar oluşumları yüzünden sevmiyor. Çünkü sadece nefret aşıladılar, sadece hedef gösterdiler. Benim Aziz Yıldırım’ı sevip sevmemem de önemli değil, o başkanlığı bırakınca yerine ben başkan olmayacağım çünkü Bu ortaya saldığı -Fenerbahçe kimliği dağıtan- oluşumlar ve kişiler, insanları haksız yere öyle karaladılar ki, onlara olan nefret yüzünden Aziz Yıldırım’ı sevebilme nedeni bulamadık. Keşke sürecin başında bıraksaydı, inanın yargıtay cezayı onasa dahi benim de efsanem olurdu. Bende yürüyüşlerde onun lehine bağıran bir kız olarak kalırdım …
Alex De Souza desek ne dersin ?
Gönderiliş biçimini asla unutamayacağım ve asla affedemeyeceğim.. Çok da yorum yapmak istemiyorum açıkçası, çünkü hala o üzüntüyü yaşıyorum.
12.Yargıtay süreci nasıl sonuçlanacak bir fikrin varmı ?
Yargıtay süreci için çok olumlu düşünemiyorum açıkcası ama samimi olarak söyleyebilirim ki inşallah ceza onanmaz. Çünkü o cezanın onanması kimseye bir fayda sağlamaz. Umarım onaylanmaz ve umarım Aziz Yıldırım kendi iradesi ile istifa eder. Çünkü ne kadar yönetime karşı olursak olalım, yargıtaya bel bağlayacak kadar düşemeyiz.
En gündemde olduğun dönemde bir süre hiç yazmadın ve sessiz kaldın, tepkilerden mi çekindin ?
Kesinlikle böyle bir şey yok:) Bu tamamen heves meselesi. O kadar çok nefret ettim ki bazı şeylerden birşeyler yazmamak için maç bile izlemediğim zamanlar oldu. Fenerbahçe yenildiğinde bir bakıyorum insanlar birbirine giriyor, yendiğinde de yine birbirine giriyor. Evet o dönemde yazabilirdim ama yazmadım. Eğer bunlara rağmen inatla yazmaya devam etseydim, o eleştirdiğim – sonradan sosyal kimlik kazanan- kişilerden ne farkım kalacaktı ?
Fenerbahçe’nin şu anki başarıları hakkında ne düşünüyorsun?
Kötü bir sezon geçirmemize rağmen gerçekten üç kulvarda hala iddiamız var, bayan basket takımımızda Avrupa kupalarında final oynayan ilk Türk bayan basketbol takımı oldu. Ama, Akhisar’a karşı deplasmanda aldığımız galibiyette bile havaalanı basıp başkan diye tezahurat yapmadığımız gün sanırım daha da başarılı olacak takımlar. Şimdi diyeceksiniz ki başkanla ne alıp veremediğin var Ama olay öyle değiş işte. O takımlardaki sporcuların emeklerini, heveslerini hiçe sayıp sadece bir kişiyi yüceltiyoruz ve en çok onun için seviniyoruz, sonra da takımlar kötü oynadığında – hani nerde sizin ruhunuz – diyip eleştiriyoruz..Bence biraz da bu pencereden bakmak lazım.
KAYNAK:ADAMSPOR ÖZEL