Sabah gözümüzü bir açtık televizyonlarda ve internette '' Şok Şok Şok Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım gözaltına alındı! '' Düşündüm ki gitti rengine aşık, armasına kurban olduğumun takımı. Gazetelerde ve televizyonlarda asılıp kesiliyor, bir durdum düşündüm '' Yapmış olabilir miyiz? '' Üstüne ''Tapeler'', ''Ses Kayıtları'', ''Para Sayma Görüntüleri'' var.. Eee daha ne olsun Fenerbahçe şikeci işte. Ardından ''Tarafsız'' gazete ve televizyonlarımızda Aziz Yıldırım sanık fotoğrafları. Vicdanım o an yerle bir oldu. Hayvanat bahçesinden kaçmış bukalemun ve papağanlar boy göstermeye başlamıştı bile. Karalama kampanyası o kadar layıkıyla yapılıyordu ki ben '' Saf bir Fenerbahçeli'' olarak inanmıştım. Ardından yüzümü yıkadım...
Yüzümden akan sular gibi bunlarında makyajı bir bir akmaya başlamıştı. Yönetimimiz açıklama yapsın diye ağızlarının içine bakıyordum adeta. Kendimi nasıl gaza getirdiysem artık ligden çekilelim veya sert bir şeyler yapalım diye çırpınıyordum kendi kendime. Küçüktüm bilemezdim amaçlarının zaten bizi bu duruma getirip yıldırmak olduğunu..
Ama yıldıramadılar işte. Her geçen gün daha sıkı kenetlendik ve dimdik olduk. Yüreğimize sürekli balta vursalar da yıkamadılar bizi. Saha içinde ve dışında; tahrikler dalga geçermiş gibi kararlar verseler de o stat hiç bir zaman boş kalmayacak. Biz Türkiye'nin en büyük Dünya'nın da sayılı büyük kulüplerinden biriyiz. Bizi durdurmaya çalışmaya devam etsinler. Bizde her karardan sonra ''Gülmeye'' devam edelim. Son gülen iyi güler. Bunun en büyük kanıtı bugün Mahmut Uslu ve Tolga Aytöre'nin yaptığı basın toplantısıdır...