MAÇ BAŞLAMADAN YORUMUM
Maç öncesi kadrolar açıklandığında facebook sayfamızdaki yöneticiler başlık olarak “Şaşırtıcı 11” tabirini kullanmış ve kadroyu açıklamışlardı. Açıkçası şaşırılacak çok ama çok şey vardı demek yalan olur, bence bu zemin için en ideali idi ama yine de sürpriz kadro şu şekilde idi;
Fabiano, Gökhan, Kjaer, Alves, Hasan Ali, Josep, Ozan, Diego, Nani, Alper, Fernandao…
Şaşırılan ; Son lig maçında 2 asist yapan ve rakibin o kadar atağını kesen Mehmet Topal’ın, kendine geldi diyecek seviyeye çok yaklaştığımız ve son maçta golünü de atan Van Persie’nin olmayışı ve sanki Fabiano ile sözleşme imzalarken “UEFA Avrupa liginde maçlarında sakat olmazsa oynar” gibi bir madde koydurmuşçasına her maç kaleye koyması şaşırtıcı idi taraftarımıza göre. (Mehmet Topal’ın gribal enfeksiyondan dolayı takıma alınmadığı bilgisi geldi. Zaten aksi de olmazdı.)
Fabiano olayı da sanki rotasyon gibi geliyor bana ama Volkan’ın da performansı doğru dürüst ölçülemez ki! Son 5 maçta kaç şut isabet etti kalemize, kaç şut tuttu ki performansını görelim. Şu da bir gerçek ki Fabiano olmasa bence Ertuğrul Taşkıran o görevi layıkıyla yerine getirebilirdi. Umarım Türkiye Kupası grup maçlarında Ertuğrul’u görürüz kalede. Ama Fabiano hazırlık maçlarında yaptığı birkaç ölümcül hata yüzünden bizlerde korkuya sebep oluyor ama oynadığı resmi maçlarda bence hayet iyi oynuyor umarım bugün de oynar.
Van Persie olayı ise “zemin” kaynaklı olabilir. Çünkü bu zemin Van Persie gibi geçen yıl sakatlık geçirmiş isimleri zorlayabilir, sakatlığını nüksettirebilir görüşündeyim. Ayrıca bu Van Persie bu maçta amiyane tabirle “şişse” yani gol atamayıp, kötü bir performans gösterse Pereira Pazartesi günkü maçta Fernandao’yu oynatmak zorunda kalacak ve belki de planları bozulacak. Bu seçimin ya saha zemininden ya da Van Persie’nin kendi ricasıyla “Oynatma hocam beni, sakatlığım nükseder diye korkuyorum” sözlerinden olacağı düşüncesindeyim.
İLK YARI BİTTİ ve GÖRÜNTÜ GAYET GÜZEL
Rüzgarla birlikte rüzgar gibi bir giriş yaptık maça her ne kadar da rakip, oyunu sahasında kabul etse de, rüzgar arkamızda olsa da, zemin sıkıntılı olsa da ilk dakikalarda çok iyi başlangıçla oyuna girdik ancak pozisyon ürettiğimizde bir türlü gol atamama sorunu bizi çok yoruyor, yordu da! Düşünün o ilk 15 dakikadaki baskıda 1 gol bulsak rakibin tüm disiplini, tüm taktiğini alt üst ederdik. Hele ki golü attıktan sonra kontrolü bırakmayıp 10 dakikalık süreçte gol yemesek ilk yarı 2. golü de rahatlıkla bulabilirdik ancak olmadı.
Josep’in çektiği şut aslında Josep’in üzerine koysa neler yapacağının ya da günden güne üzerine koyduğunun göstergesi idi, unutmayın ki hala 26 yaşında! Ozan’ın girdiği pozisyonda şayet ayağını uzatabilse belki de kahraman olup 11 e girme şanısını yakalayabileceği anda kaçırdığı pozisyonda akıllarda kaldı. Ah Ozan ah, bir gol atsan her şey çok değişecek ve kendine güvenin gelecek ama…
Yine kazandığımız duran top da Josep’in altı pastan kafa ile kaçırdığı pozisyon da akılda kalıcı bir pozisyon idi. Rakibin de tehlikeli atakları vardı, Kjaer’in ayağına çarpıp kornere giden şut etkili idi ancak asıl etkili olan şu direkten dönen şutları idi ki Fabiano gerekli şekilde uzantı ancak top birden aşağı inerek direğe çarptı. Burada Mehmet Topal’ın eksikliği net bir şekilde belli oldu. Mehmet Topal zaten ceza yayı çevresinde çok fazla göründüğü için hiçbir rakip bu kadar kolay şut imkanı bulamıyordu ancak bugün o görevi Josep’in, Mehmet Topal’a göre ne oranla eksik yaptığı da ortaya çıktı.
Bir parantez açmak istiyorum; Nani, Alper Potuk ve Diego aceba hiç şut çalışması yapmıyorlar mı? Benim bildiğim Nani, sağ ayağıyla da sol ayağıyla da etkili şutlar çekebilen bir isim. Diego desen hiç değilse akılcıl arapaslar ile oyuna yön veren bir isim. Alper Potuk da her ne kadar plase vuruşlarda yüksek becerisi olsa da kaleyi cepheden gören yerlerden neden hiç şansını denemedi anlamış değilim. Hasan Ali’nin dahi çaprazdan şut denediğini göz önüne alırsak bu isimlerin ikinci yarı muhakkak şut çekmesi ve 10 kişi ile kapanan savunmayı ya şans golüne, ya uzaktan şutlara ya da akılcıl arapaslar ile açacağımızı hatırlamaları lazım.
Umarım değişiklik yapmaz Pereira çünkü ilk yarıda aksayan isim yoktu Kjaer hariç!
VE MAÇ BİTER GALİBİYET GELİR
Öncelikle şunu belirteyim ki hakem “KUSURSUZ” maç yönetti tebrik ederim. Nani ve Kjaer, Celtic maçına cezalı duruma düştüler ama hakem sarı kartlarında sonuna kadar haklı idi. Rakip oyuncunun 90+ larda yaptığı terbiyesizlik “Nasıl olsa Molde gruptan çıkmayı garantiledi o yüzden çok asılmadılar” diyenlere kapak niteliğinde bir hareket idi. 90+ larda dahi Fenerbahçe’ye yenilmenin üzüntüsü ve sinirinin nelere sebep olduğunu gördünüz. Kaldı ki maç boyu 1 saniye dahi oyun disiplininden kopmadılar galibiyet ve grup 1. Liği adına!
İkinci yarı başında sanki sihirli bir değnek değmiş takımımıza desem hepiniz katılacaksınız çünkü sağolsun TRT de maçı anlatan ve sanki maçı isteksiz gibi anlatan spiker ve yorumcu Ömer Üründül Ağabeyimiz sayesinde ilk gol gelene kadar hepiniz umutsuzluk içinde idiniz eminim. Yahu ne oluyor bu TRT spikerine? Nedir bu takımı kötüleme merakı? İlk yarı boyunca sanki 0 atakla oynadık, adamlar çatır çatır geldi gibi sürekli bir umutsuz tablo çizimi çok şaşırttı beni! Aynı maçı mı izledik anlamıyorum gerçekten de, gerçi ben HD kanalından izledim onlar canlı izlediler belki orada anlaşamadık!
ÖYLE BİR TABLO ÇİZDİLER Kİ!
Takım sanki hiç atak yapamıyor, sürekli pozisyon veriyor, sahada varlığı yokluğu belirsizmiş gibi bir izlenim verildi sürekli! Yahu kardeşim bu takım ne yapacaktı daha? Atak var, pozisyona giriyoruz, golü arıyoruz, oyunda hakimiz, istatistiki 1 tek veri gelmedi ama kafadan %60 dan fazla topla oynamamız var(Maç Sonu: %61-%39), kaleyi bulan 10 şutumuz var ki toplamda sanırım 14-15 falan (20 imiş), pas desen 479 isabetli pas hem de “bu sahada”, top çalmada 27-12 öndeyiz “hem de bu sahada”, serbest vuruşta kendi kalemize atmak üzere olduğumuz bir pozisyon ve uzaktan çekilen şutun direkten dışarı çıkması dışında rakibe verilmiş net hiçbir pozisyon yok, sahada kendileri “yürüyemez bile” ama bu oyuncular canla başla mücadele ettiler ve skor 1-0 olana kadar kötümser bir hava ve umutsuz sözler ve gol sonrasında değişen bir hava, maç bitiminde “Süperdiniz çocuklar, helal olsun sizlere, Celtic berabere kalsa son maç formalite olurdu” gibi şahane oynanmış bir maç ardından oyuncuların hak ettiği sözler…
NANİ’YE NE OLDU?
Diego sanki beni dinlemiş gibi şutla başladı ikinci yarıya ve kaleciye büyük tehlike oluşturdu, Fernandao ilk yarı alamadığı hava toplarını alması yahut bunlar yerine serbest vuruşlar kazandırması gayet güzeldi. Diego’nun aynı zamanda sorumluluk alması ve bazen boşuna yaptığı presler yerine anlamlı presler yapması ve orta alanda Ozan,Alper gibi isimlerin rahat top çevirmesine katkısı yadsınamaz. Ancak Nani ne yapıyor anlamış değilim. Neden böylesine düşüşte? Oysa onun çok daha etkili olması ve kendine gelmesi lazım düzelen takım oyununda ama günler ilaç olacaktır buna.
PEREİRA TAKIMI KISIM KISIM OTURTUYOR!
İlk golü tekrar tekrar izleyin lütfen, hatrım için bir kez daha izleyin! Son 20 yılda hiç bu golden attık mı? Tik-tak-tak-tik-tak-goooool. Pereira hakkında birisi “Portekizliler takımı kısım kısım düzeltir, önce savunmadan başlayıp sonra orta sahaya geçerler en sona forveti düzeltirler” demişti de inanmamıştım ama sanırım sonuna kadar haklı. Umarım öyle de olur. Yahu ders niteliğinde bir goldü bu, eğer ki trabzonspor maçında da benzer gol olsun bu çok fena bir işaret olacaktır olumlu manada.
OZAN TUFAN’A PARANTEZ
Çok şükür ki golünü de attı ve kendini gerçekleştirme hayalini gerçekleştirdi. Bugün orta sahada koştu, presini yaptı, top dağıttı, dripling yaptı, hücuma katkı sağladı ve taraftarın hep bağırdığı “Topal-Diego-Ozan” söylemlerini desteklettirdi. Açıkçası ben bu fikre karşı temkinliyim çünkü bugün karşımızda savunma yapan bir takım vardı, ligimizdeki gibi Akhisar, Bursa gibi takımlara karşı tek önlibero oynarsak çok büyük hezimetler yaşayabileceğimizi dahi düşünüyorum ancak böyle kapanan takımlara karşı illa ki böyle oynanmalı. Ozan’ı tebrik ediyorum başarılarının devamını diliyorum.
VOLKAN ŞEN “TS VE CELTİC MAÇLARI SENİN MAÇIN OLACAK”
O ne güzel ara pas öyle! O ne akılcıl pas öyle! O ne güzel rakibi kilitleme öyle. Bir an Diego yerine sen mi oynasan o bölgede diye düşünmedim değil. Biz Volkan Şen’i hızlı,süratli,etkili diye biliriz ama Volkan kendini öyle geliştiriyor ki şu haliyle Alper Potuk’un formu ve Nani’nin şöhreti altında kalması gerçekten de üzücü ama ts den alınacak bir intikamı ve Celtic maçında Nani’nin cezasını iyi değerlendireceğini düşünüyorum. Aman sakın kendini bozma güzel kardeşim ve İstanbul gecelerine takılma hatasına düşmeden bu şekilde devam et. Sen bu takımda “EFSANE” olacaksın!
PUAN DURUMU VE BÜYÜK BİR İDDİA ORTAYA ATIYORUM!
Molde : 10
Fenerbahçe : 8
Ajax : 6s
Celtic : 2
Ben büyük bir iddia ortaya atıyorum, Ajax son maçta Molde’ye yenilecek ya da berabere kalacak. Çünkü grup liderliği büyük bir avantaj ve bu yüzden Molde bunu korumaya çalışacak ama keşke Ajax kazansa!!! Çünkü biz “Hiçbir iddası olmayan” Celtic’i stadımızda karşılayacağız ve maçı aldık mı “Grup Lideri” olarak gruptan çıkarız. Kura çekiminde grup 1. Si olarak seri başı olmak büyük avantaj olacaktır çünkü Şampiyonlar Liginden gelen 8 takımdan en iyi 4 tanesi 1. Torbadan, diğer 4 takım seri başı olmayıp 2. Torbadan katılacak. Bir de ilk maçın deplasmanda oynama avantajı olacak. Özetlersek gruptan lider çıkarsak Şampiyonlar Liginden gelen en iyi 4 takım bize rakip olmayacak. İlk maçı deplasmanda yapacağımız için 2. Maçta avantajı stadımızda kullanacağız. Hep birlikte göreceğiz neler olacağını ancak bu Molde takımı bana göre tarihinin en kötü Ajax’ı olan bu Ajax’ı yenecektir.
GEL PAZARTESİ GEL
Kim ne derse desin ben futbolu da, sonucu da, mücadeleyi de, bahanelerin ardına sığınmamayı da, alınmış olan rövanşı da çok beğendim. Kardeşim bu takım pozisyona giremiyor diyordunuz alın size 10 şut ve girilen 10 dan fazla pozisyon! Çok gol yiyor diyordunuz son kaç maç oldu 2 golde kaldı yediğimiz gol! Orta saha berbat, transfer de transfer diyordunuz alın size Josep, alın size Ozan, alın size Volkan, daha Markovic yedek! Caner yedek!
Kim ne derse desin ben geleceğe umutla bakıyorum ancaaaaak; Trabzonspor maçını aldık mı çok çarpıcı şeyler yazmayı düşünüyorum ve o zaman sizlerin de bana hak vereceğinizi düşünüyorum. Gel Pazartesi gel, ben bu futbolu çok beğendim…
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ TEŞEKKÜRÜ
Ben de bir öğretmen olarak 24 Kasım Öğretmenler Günümü kutlayan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum ve tüm meslektaşlarımın bu güzel gününü tebrik ediyorum. Hep birlikte güzel günler göreceğiz dostlar, yeter ki “HEP DESTEK TAM DESTEK”
Son olarak;
Takımımızı oralarda yalnız bırakmayan “BÜYÜK TARAFTARIMIZA” sonsuz teşekkürlerimi gönderiyorum ve bu görüntüyü avrupaya gösterdikleri içinde ayrıca teşekkür ediyorum…