Mersin maçı öncesinde tanıdığım ve Fenerbahçe'li olan herkes içinden 'bu maç patlama maçımız olur' diyordu. Diyordu ama Pereira'ya güvenmediklerinden bunu sesli bir şekilde dile getirmiyorlardu. Çünkü Portekiz'li hoca savunmaya dönük futbol anlayışı ve tek farklı galibiyet serisinden dolayı kredisini tüketmişti. Taraftara 'patlama olur' düşüncesini aşılayan şey ise hem Mersin İdman Yurdu'nun içinde bulunduğu durum, hemde takımın son maçlarda iyi oyun sürelerini arttırmış olmasıydı. İşte böyle bir hava da başladı maç...
Daha önceki yazılarımda belirtmiştim, golü erken bulduğumuz maç patlama maçımız olur diye. Çünkü takım maça iyi başlayıp girdiği pozisyonları atamadığı zaman psikolojik olarak geriye yaslanıyor ve rakibi oyuna ortak ediyordu. Bu maçta ise ilk defa erken bir gol bulduk. Mehmet Topal'ın emeğini boşa çıkarmayan Hasan Ali, Caner'e çok net bir mesaj vermiş oldu. Forma artık benim.. Bu dakikadan sonra ilk yarıda hem topu çok iyi dolaştırıp Mersin'e pozisyon vermedik, hemde özellikle atılan uzun toplarla pozisyona girdik. Kısaca ilk yarıda Pereira'nın Porto dönemi futbolunu izledik. Golü atan, sonrasında pozisyon vermeyip hızlı ve uzun toplarla pozisyona giren takım.
İkinci yarı başladığında ise Pereira'nın nispeten pek tercih etmeyeceği ama taraftarın özlediği bir Fenerbahçe vardı sahada. Nani'nin kaçırdığı pozisyon golün habercisiydi. Hemen arkasından da attı golünü Portekiz'li yıldız. Bir de üzerine takıma küs! olduğu söylenen Van Persie golü gelince ipler adeta koptu. Kalemizde golü görüp üzerine birkaç pozisyon versekte, bunlar emininim hiçbirimizin gözünde önemli değildi. Çünkü takım akıyordu, ardı ardına pozisyona giriyordu. Eğer gol atma hırsında bir takım değil de paylaşımcı bir takım olsak, ikinci yarıda 6-7 olması işten bile değildi. Sadece uzatma da 2 net pozisyon kaçırdık gerisini siz hesap edin.
Takım her maç üzerine koyuyor. Oyun gittikçe düzeliyor. Deplasmanda ki Ajax maçı belki berabere bitti ama o maç çok büyük referans oldu takıma. O maçtan bu yana sürekli üzerine koyarak gidiyoruz. Konya maçının ikinci yarısı ve bu maçın tamamı takım çok iyiydi. Özellikle bu maçta dikkatimi çeken nokta şu oldu. Gökhan Gönül yine müthiş oynadı fakat sırıtmadı. Çünkü bugün takım iyiydi, kusursuz bir Makine gibi her parça işleyince Gökhan'da görevini yapan bir bek olarak göründü. Özellikle Alper'in her maç üzerine koyarak gitmesi ve Mehmet Topal'ın Yaya Toure gini oynaması işimizi kolaylaştıran etmenlerdi. İşin en güzel tarafı Pereira inatçı bir hoca değil. Öğreniyor ve öğrendikçe hatasını düzeltiyor. Evet kabul biraz geç öğreniyor ama inatçı olmaması ve hatalarını görüp düzeltmesi takdir edilmesi gereken yanları.
Son bir not: Sezon başında şampiyon olacak sandıkları Trabzonspor hocasını kovdu. Ben burda olduğum sürece hoca takımda kalacak diyen Galatasaray başkanı, 1 hafta sonra hocasını kovdu. Pereira'yı sorarsanız; o da hafta içi Voleybol maçımızda Aziz Yıldırım'ın da desteğini alarak, bu maçın sonunda gideceğini düşünenlere NANİK yaptı... ANLAYANA...
by Serkan Acar
